Konsept kişinin yaşadığı çevreden, etkileşim halinde olduğu her nesneden ilham alması, anlayışıdır, projenin kilometre taşıdır. Her çalıştığımız projede konsepti tüketicinin talebi belirler. Bu doğrultuda tasarımın tüketicinin kimliğiyle örtüşmesi için projede nasıl ilerleyeceğimizi belirleriz. Uygulama alanı ile tüketici arasındaki aidiyet duygusuna önem veririz. Biliyoruz ki bu his ne kadar kuvvetli olursa mekan içerisinde yaşayan kişi veya kişiler bulundukları alanı o kadar benimser ve mutlu olurlar. Projenin ana fikri olarak gördüğümüz bu ilk aşamada kişiselleştirilmiş,mekana ruh katan, ihtiyaçları göz önünde bulunduran konsepti belirler ve projeye hayat verme süreci olan tasarımlara başlarız.
Tasarım konsept belirlendikten sonra inşa süreci ile devam eder. Aklımızda biçimlendirdiğimiz soyut fikirleri eskize döker ardından plana aktarma ile başlarız. Toplumsal eğilimlerin hızla geliştiği tüm dünyada teknoloji ve dünya trendlerini takip ediyor, Trendlerin yönünü belirlerken tüketicinin kavramları yorumlamasını baz alıyoruz. Tasarım sürecimizde dünya trendlerini,fonksiyon ve estetiği birleştirerek uygulamaya geçeriz.
Geliştirme sürecinde mekanı bir bütün olarak ele alarak, her projenin konumlandırdığı konsept ve tasarım ekseninde yenilikçi,öznel,kullanıcının fikirlerini ön planda tutan projeler uyguluyoruz. Geliştirdiğimiz projelerde bütünlük algısını bozmayan, kişiselleştirilmiş, fonksiyonel, ekolojik,sürdürülebilir, kültürel değerlere duyarlı, maliyet unsurunu göz önünde bulunduran projeler uyguluyoruz.